20 Ağustos 2007 Pazartesi

Düğün - 24/06

Sevdiğim bir arkadaşımın uzun badireler sonucunda nikah gününe gelmiştik. Badireler kısmına girmeyeceğim çünkü bu blog benim olaylarım üzerine :)
Sade, yeterince kalabalık ve sadece günün sıcağının insanları bunalttığı nikahın ardından aile için verilecek yemeğe geçildi. Tüm organizasyonun içindeydim çünkü sadıç yani günün kölesi bendenizdim.
Yemek salonunun hazırlanmasını beklerken aile fertleri de yavaş yavaş gelmeye başladılar, herkes şıkır şıkır giyinmiş ve sevdikleri kızları ile çok beğendikleri damatlarının düğünü nihayet gerçekleşecekti. Gelenlerin içinde uzun boylu, fiziğiyle birlikte kendisi de gayet güzel bir kadın girdi içeri, herkes tanıdığı için selam verirken ben beğendiğim için gözümü ayırmadan başımla hafifçe selamladım kendisini ama görmedi akrabalarını selamlarken :(
Yanımdaki arkadaşıma eğilerek sessizce; hanımefendi de ailenin mankeni galiba dedim çünkü her düğünde enaz bir tane böyle dikkatleri üzerine toplayan güzel bir kadın vardır.
Düğüne geçildi, gelin ve damatın masasında yine gelin ve damatın da arkadaşı olduğu bir kız arkadaşımla oturduk. Fasıl, oyun havaları derken herkesin neşesi yerindeydi, sonra bir ara baktım ki manken kızımız bizim masada bitivermiş, güzel bir tesadüf diyemeyecektim düğün boyunca bakışmalarımızdan ötürü, kısa bir sohbet, ardından dans ve oyunlara katılmalar derken düğünü noktaladık ve terasta gençler için yapılacak partiye geçmeden evvel akrabaları uğurlamaya başladık, o sırada el sıkışırken manken kızımızla, katılıp katılmayacaklarını sordum partiye davet edercesine ve katılacağını öğrendiğimde gecenin daha da güzel geçeceğini anladım...
Gece, gündüzden kalan tüm güzelliği ile devam ediyordu eğlenceye ve biz artık bakışmalardan numara alışverişine ve mesajlaşmaya doğru devam ettik, ailesinin olması daha samimi olmamızı engelliyordu. Öpmek istiyorum ben seni dedim, hayır cevabını aldım hemen.
Aşağıda biraz yalnız konuşalım dedim bir süre sonra , ben önden indim o arkamdan geldi, sinema koltuklarına oturduk loş ışıkta ve gözleriminizin içine bakarak konuşmaya başladık, öpüşüyorduk...
1 Hafta sonra buluştuk, yemek yedik, sohbet ettik, birbirimizi anlattık, evlerimize dağıldık.
Yeni bir ilişki mi başlıyordu acaba?
Sonra yine buluştuk bir gece, bizim gelin ve damatın da olduğu bir grupla dışarı çıktık, eğlendik, bu sefer evlerimize dağılmadık. Odamıza geçmemizin ardından, uyku durumuna geçtiğimizde, güneş çoktan doğmuştu, düğün gecesinden kalan tüm arzularımızı harcadığımızda...
Öğlene doğru uyandık, güzel bir kahvaltı, akşam üzerine kadar hoş sohbetler, sonra evlerimize dağıldık.
Bir kere daha görüştük, konuşacak çok şey yoktu, ikimizde farkındaydık, formaliteden bir buluşma olmuştu.
Yeni bir ilişki başlamıyormuş...
Düğünün en güzel kızı, rafın en tozsuz yerinde duruyor artık...

Evinin Önü

Çoğu zaman yolum evinin önünden geçiyor, kullanmamaya çalışıyorum bir çok seferinde yolu değiştiriyorum kendime hakim olarak ama bugün özellikle geçtim yine.
Bugün yine denedim, bakalım bu sefer bir başkası ile bir ilişkiye başlayabilecek miyim diye.
Bu ayrıldığımızdan beri kaçıncı oldu ben bile hatırlamıyorum.
1ay evvel tanışmıştık hiç görüşmedik, telefonda konuştuk, mesajlaştık, internette yazıştık. Bugün buluşmaya karar verdik, şirin, kibar, bilgili ve güzel bir kadındı. Yüz yüze birbirimizin her şeyini süzgeçlerimizden geçireceğimiz ilk günümüzdü. Şimdiden söyleyeyim benim süzgeç tıkanmıştı günün ortasında.
İlk önce kahveler içildi, deniz kenarında boğazı mavisinden izleyebileceğimiz bir yerde oturuldu. Konuşmalar... iş, arkadaşlar, yaşam, özel hayat.
'Alışkın değilim ben uzun süreli ilişkilere, olmadı, sanırım bana göre değil' dediğinde ben susmuştum, hemen konuyu değiştirdim, tıkanmıştı süzgeç orada çünkü sen aklıma düştün.
Bunu bana söylediğinde sen ilk, ama ben seninle uzuuuun bir ilişki istiyorum diye geçirmiştim içimden ve aylarca bunun için uğraştım.
Bazen sinirleniyorum kendime, bazen üzülüyorum kendi halime, geçemiyorum ama bir türlü, takılıp kalıyorum işte.
Neyse kısa kesmeye çalıştım ve gitmek istedim hemen, bir kaç bahane uydurmaya çalıştım olmadı, benimle Beyoğlu'na kadar geldi. Limonlu bahçede oturduk, aklıma yerleşmişti o cümle atamıyordum huzursuzluğumu üstümden, zamanın geçmesini ve gitmesini beklemekten başka çare yoktu ve öyle oldu.
Bugün başka bir kadın aklıma yeniden soktu seni. O yüzden yolumu değiştirmedim, evinin önünden tekrar geçtim. Işıkların yanıyordu, nedense rahatlıyorum her geçişimde ışıklarını yanık gördüğümde, taksinin penceresini açtım ve iyi geceler diledim sana....

Tatlı rüyalar Bonibon...

Doğumgünü

09/06 günü doğumgünündü, ben yanında olamadım, kutlayamadım bir mesajla bile ama o gün bir gül aldım sana, peçete satan bir kadına verdim, ardından ekledim; bu gül onun doğum günü hediyesi. Anladı kadın söyleyişimden, halimden. Aczimi anladı.
Dediki; 'O da benim gibi sevinirdi.'
Ben, doğum gününü kutladım... sensiz!