4 Kasım 2007 Pazar

Pazar

Güzeldi Pazar, uyandım, kahvaltıdan sonra güneşin altındaki en yakın sahile attım kendimi.
Gazetelerim, çayım, denize tüten sigaram. Dinlendim.
Yalnızdı Pazar, ama iyiydi...

Ördek

Yanında olmak keyifli. Yalnız olmak seninle, sokulup uzanman, kollarıma sarılman, inan bana huzur veriyor. Kapı dışarı çıkamıyorum seninle çünkü yanına yakışmıyorum ben senin, hak etmiyorum elimi tutmanı ve göğsünü gere gere beni diğer kadınlara göstererek hava atmanı ki bun senin en büyük hakkın.

Ben sana dürüst değilimki Ördek, kandırıyorum seni, kaçıyorum ben sana, bakma sertliğime, ağır başlılığıma, sana kollarımı açtığıma. Tek dürüst tarafım, sana sarıldığımda iyiki varsın diyorum ya, işte o kadar. Başka da bir şey demiyorum ama sen o kadar çok, ki aslında normal şartlarda o kadar normal şeyler bekliyorsunki benden ben onları bile karşılayamayacak durumdayım sana karşı, var git gerisini sen düşün, ne kadar aciz durumdayım. Nasıl yüzüne bakacağım günü geldiğinde bilmiyorum, herkes benim yüzüme nasıl bakıyorsa bende aynı yüzsüzlüğü mü yapacağım sana? Yoksa sen bana o acı gözlerle bakmadan ben zaten bu adiliğimin altında ezilip gidecek miyim.

Tek bir kadahe bakıyor aslında, sen bilmiyorsun canım, tek bir kadeh, alacak, kurtaracak sizi benden hatta bütün alemi. Bazen nasıl geliyor kokusu burnuma o keskin, içinde katkı olmayan kendiliğinden soğumuş anasonun, ilk kadehim son kadehim olur her şey bir anda bitiverir. Her neyse konumuza dönelim;

sevgili Ördek, ayaklarımı uzatmış televizyon seyrederken doldurduğun çay bardağımı, hazırladığın yemeğimi, bütün zerafetinle koynuma girişini...
HAK ETMİYORUM!!!

Kızdım

Zannediyorsundur ki, umursamıyorum, düşünmüyorum, takmıyorum, üzülmüyorum.
Belki aklımdan çıktığını zannediyorsun? Öyleyse yazık!
Yanında olacağım diye neleri aklımdan çıkardım tahmin bile edemezsin.

10 yıl boyunca aklımdan çıkarmadığım, 2 haneli rakamlara ulaşmadan evvelki önceliklerim arasındasın sen benim. Şimdi düşünüyorsun ki bu ayrıcalığını yitirdin, yanılıyorsun, sadece ihtiyacın olmadığı müddetçe beni görmeyeceksin bundan böyle.

Kızgındım, o kadar kızgındım ki, kendime dahi zarar vermeyi düşündüm bir an evvel hazmedeyim diye ama yine en zor tedaviyi seçtim; zamana bıraktım. :) fiziksel zarar değil merak etme...

Ne yazsam hepsini siliyorum, çünkü biliyorumki ne olursa olsun, ben sana koşarım, yanıbaşında bitiveririm gerektiği anda. Bunu diyebildiğim Sen için ne diyeyim şimdi!?!

Yok hala kızgınım ben sana...

...

Geldim.
Anladımki,
her geldiğimde, biraz daha eksilmişim...