5 Nisan 2011 Salı

Adım Soyadım

Adımın da soyadımın da hiç bir önemi yok, huzuru bulabilseydim olurdu belki. Benim canım seninkinden daha çok yanıyor, 32 bitiyor, huzursuzluk bitmiyor. Hatalarım yok mu? var elbet, arzularım, heveslerim, özendiklerim, belkilerim... Hepsi her zaman tutmuyor, sonra da ben gidiyorum dediğimde anlatamıyorum. Bazen konuşabiliyorum ama anlatamıyorum, bazen konuşmaya bile mecalim kalmıyor. Şunu biliyorum; yalan söylemiyorum, kandırmıyorum kendimden başkasını. Bu kadar huzursuzluğun içinde arada bir rahat uyuyabiliyorsam bundandır.
Neler düşünüyorsunuzdur hakkımda neler... yok öyle değil siz inanmasanızda, siz inanmasanızda sizin içinizden geçen her ah benim içimde bir yara. Belli eder miyim asla.

Hatır o kadar önemlidir ki benim için, onun için belli etmem. Önüme koyduğun bir bardak su bile sen verdiğin için kıymetli yapar seni, o suyu vermesende kıymetlisindir ya, daha da bir artar, hatırın biner üstüne. Ben senin ah edişini hissetmek değil, aklımdan geçirdiğimde o yara kanar.

32 mi bitiyor, 32ye mi giriyorum bu saatte hesaplayamam, bildiğim gün geçtikçe biraz daha yoruluyorum, biraz daha zayıflıyorum ama erimiyorum. O katı, o kas kafa o kontrol manyağı, o kendini bir halt sanan uyanık kafam bunca bilmişliğiyle kanayan gönlüme çare bulamıyor. Bulduğu zaman ne olacağını söyleyeyim; zayıflama duracak, yorgunluğum geçecek, gönül gülümseyecek.

Adım yok, soyadımın önemi yok. Soluduğum havanın zehir geldiği anlarım oldu, soluyamadığım anlarım oldu. Herşeye alıştım, nefessiz kalmaya dahi..