2 Eylül 2007 Pazar

Bıçak

Galiba anladım bu sefer neden seni bir türlü aklımdan atamadığımı.

Kan akmadı gibi, nasıl anlatayım, mesela bıçak saplandığında hemen kan akmaz, ancak çıkardığında vücudunu kan kaplar, işte aynen böyle bu sefer. Bıçak yerinden çıkmadı bir türlü.

İlk defa böyle oluyor, atlatırdım halbuki, geçerdi, yeni bir ilişki başlardı, biterdi her şey.

Şimdi geçmiyor, kaç ilişki başladı, kaçı başlayacakken olmaz dedim kendime seni hiç görmeme rağmen...

Belki de ben istemedim kimseden bu iyiliği yapmalarını bana, bu sefer ayrı olsamda senden, uzaktan seni sevmek nasıl oluyor görmek istedim.
Nasıl mı oluyor; Bok gibi....

Şimdi de saçma sapan ilişkiler, saçma sapan kaçışlar içinde dönüp dolaşıyorum.
Yalnızlık güzel bazen, sensizlik hep kötü...

4 uzun, koca yıl

4 yıl evvel tamam içmiyorum dedim. İlk önce rakıları dolabın en dibine koydum, bardakları su için kullanmaya başladım, sonra rakıyı içmek için çıkardığımda niye o kuytuya koyduğumu tekrar hatırlayıp hepsini döktüm lavoboya, dökülürken kokusunu içiyordum gözlerimde yaşla, en sonunda bardaklarımdan, kadehlerimden de kurtulmak zorunda kaldım.
İki yıl sürdü yukarıdaki 4 satır, kelimeler kadar basit olmadı yaşananlar, yazasım bile yok artık...
3.Yıldan itibaren yeniden gece dışarı çıkabilmeyi başardım, elimde meyvu suyu suratımda aptal bir ifade, çok acıydı benim için çünkü eğer gece bir bardaysam elimde tek rakım, meyhanedeysem tek rakı yanına buzlu suyum keyiflenirdik onunla beraber, şimdi vişne-soda elimde geziyordum. Tıpkı eski sevgilisini kıskandırmak için süslü bir fahişe ile gezen bir adam gibiydim.

Alıştım.
Herhangi biri elinde sek rakısıyla yanımdan geçince bütün alışkanlıklarımı unutuyorum, sevdiğimin güzel kokusu aklımı başımdan alıyor.
Sadece alıyor, yanına yaklaştırmıyor, bir ömürlük ayrılık bizimkisi....

Melek

Yaklaşık 2 saat evvel evlendi, geçen hafta davetiyesini bana vermek için iki saat yalnız başına beklemişti beni, gitmeyeceğimi, gidemeyeceğimi söylediğimde ikinci kez 'eminmisin, gerçekten gelmeyecek misin' diye sormuştu. Senin yerin ayrı Melek, nasıl olurda beni senin nikahında düşünürsün, ömrünün sonuna kadar, hayatının her noktasında mutlu ol...

Başlık Yok...

Bu akşam annemi ve sevgili Halamın kızlarını (hakikaten çok severim) Ankara'ya uğurladım, geçen hafta misafiriğe gelmişlerdi, bu akşam annemi de alıp döndüler.
Kelam'a gelecek olursak yolda gelirken yazacaklarımın başlıklarını dahi düşündüm ama yanımda duran icetea yı bile içecek halim yok çok sevdiğim halde.
Melek, Bıçak, Alkolsüz 4 sene....
Pazar günümün en güzel saati bu yazıları yazmakla geçecek.
Yazacak o kadar çok şey varki neler düşünüyorum neler, yukarıda yazdığım başlıkların tüm metni kafamda şuan ama 'yazacak o kadar çok şey varki' diyorum ya, hadi say bakalım dediğimde; hiç oluyorlar, şunu anladım şimdiki gibi boş yazmak değil, sadece aklımdakiler kelimelere döndüğünde yazmanın zevki çok güzel, fena saçmalıyorum, aslında saçmalamıyorum sanırım ne yazdığımı bilmiyorum, neyse yatıyorum.... : ) : )